1 – Sürekli “sorun”ları konuşmayın

Hiçbir şirket mükemmele yakın değildir. Hangi departmanda, hangi pozisyonda çalışırsanız çalışın çözüm bekleyen sorunlar daima sizi bekliyor olacak. Tüm iş akışları tıkır tıkır işleyen bir organizasyon henüz icat edilmedi maalesef.
Yeni bir şirkete girdiğinizde sürekli yakınan, söylenen çalışanlara ilk etapta şaşıracak, sonra alışacaksınız. Ve asıl mesele bundan sonra başlayacak. Kolay olanı seçip, “söylenen” kalabalık içinde mi olacaksınız yoksa zor olanı seçip, problemleri fırsat olarak görüp “çözümüne bakalım” diyen azınlık tarafta mı?
Sürekli sorunları konuşanlar bir süre sonra sorunun kendisi olur. Organizasyona değer katanlar ise çözüm üretenlerdir

2 – Aktarabildiğiniz kadar anlaşılırsınız

Hayatımızın her parçası aslında bir “sunum”dur. O sunum sırasında derdimizi, beklentimizi, potansiyelimizi ne derece aktarabildiğimiz, şirketteki yerimizi, geleceğimizi belirliyor.
Davet edildiğiniz iş görüşmesi de bir sunum, yöneticinize yaptığınız çalışmayı anlattığınız görüşme de… Ve her sunumda oldukça kısıtlı bir kaynağınız var: Zaman. Dahası çoğu sunumun tekrar şansı da yok, olsa da ilk sunumda çizdiğiniz karizmayı toparlama şansınız oldukça düşük. Bu yüzden sunum ve anlatacağınız konuya hakim olabilmek oldukça önemli.
 

3 – Yöneticinizi doğru seçin

Onlarca iş teklifinin sizi beklemediğinin farkındayız. Bir şirkete girdikten sonra çok fazla opsiyona sahip olmadığınızı da. Ancak yine de iş değişikliği, bölüm değişikliği gibi durumlarda çalışacağınız yöneticiyi iyi irdeleyin, ona göre karar verin. Özellikle genç çalışanlar artık ortalama 2,5 yılda bir iş değiştiriyor. Şirketler, çalışanları birimler arası rotasyonlara teşvik etmeye başladılar. Bu hızlı değişim içerisinden farklı yöneticiler ile çalışacaksınız; doğru seçim yapmaya çalışın. Çünkü yöneticiniz kişisel gelişiminiz için çok önemli bir unsur. Usta çırak ilişkisi içinde yetişeceğinizi unutmayın.
İyi bir yönetici size vizyon açar, kariyer yolu çizer. Sizin bile fark etmediğiniz yeteneklerinizin açığa çıkmasını sağlar. Kötü bir yönetici ise sizi bunların hepsinden mahrum eder, özgüveninizi yitirmenize neden olur, işteki stresin ana kaynağı olur

4 – Şimdi değilse ne zaman?

Herkesin gelecek planları ve hayalleri vardır. Ancak pek az kişi hayallerini gerçekleştirir, hedeflerine ulaşır. Onların ortak noktası ise harekete geçmeleridir. Tembellik ve yılgınlık hedeflerinizin önündeki en büyük engellerdir.
Attığınız ilk adım, size başka kapılar açar. Ataletinizi yenemediğimizde, atamadığınız sadece o ilk adım değildir. Peşi sıra çıkacağımız merdivenin kendisidir. Öğrenmeyi sürekli ertelediğimiz İngilizce, sadece yabancı dil öğrenememek değildir. Karşımıza çıkan, o çok istediğimiz iş fırsatını kaçırmaktır, küresel bir mahalleye dönüşen dünyada iyi arkadaşımız olacak dostlarımız ile tanışamamaktır, işimizde kullanacağımız o yabancı kaynaklardan faydalanamamaktır. Örnekleri böyle uzatabiliriz

5 – İçten yanmalı olun

Kendi motivasyonunuzu kendiniz sağlayın. Dışa bağımlı olmayın. Başkalarının söylemleri, yergileri ve eleştirileri ile hedefinizden şaşmayın. Yeteneklerinizi küçümseyemeyin.
Kendi motivasyonunuzu başkalarının şekillendirmesine izin vermeyin. O zaman başarılarınızı da başkalarının ellerine teslim etmiş olursunuz.