Tüm dünyayı sadece güneş enerjisi kullanarak gezme hayaliyle yola çıkan Solar Impulse, 43 bin kilometre ve 558 saatlik uçuşun ardından nihayet bir yıl önce yola çıktığı geri döndü ve bu alanda bir ilki gerçekleştirmiş oldu.
Güneş, rüzgar ve dalga gibi enerji kaynakları uzun yıllardır hayatımızda. Birçoğumuz gündelik hayatımızda bu enerji kaynaklarını kullanmıyor olsak da aslında temel olarak çok eski teknolojilere dayandıklarını söyleyebiliriz. Peki bu temiz ve yenilebilir enerji kaynaklarından neden faydalanmıyoruz? Çünkü onlardan faydalanma şekillerimiz yeterince verimli ve güvenilir değil. Nasıl bugünün otomobilleri 20 yıl öncesine kıyasla çok daha az yakıt harcayıp, daha az zararlı gazlar salıyorsa, yenilebilir enerjiden faydalanma konusunda da böyle ilerlemeler kaydetmek zorundayız. Küresel ısınmanın ciddiyetini farkedene kadar bunu yapmadığımız bir gerçek.

Solar Impulse bu anlamda önemli bir ispat projesi. İki İsviçreli bilim – iş insanı André Borschberg ve Bertrand Piccard tarafından hayata geçirilen proje, tek damla yakıt kullanmadan, sıfır emisyonla tüm dünyayı dolaşacak bir uçağı yapabilecek yeteneklere sahip olduğumuzu iddia ederek karşımıza çıktı. 2009 yılında önce Solar Impulse 1 ile daha kısa mesafeli uçuşlar gerçekleştiren ekip ardından 2014 yılında Solar Impulse 2 ile asıl büyük meydan okuma için hazırlıklara başladı. Ağustos 2015’te Abu Dhabi’den havalanan uçak, tam bir yılda sadece güneş enerjisi kullanarak yine başladığı dönmeyi hedefliyordu. Dün Solar Impulse’un tekerlekleri yeniden Abu Dhabi’de yere değdiğinde bu müthiş iddia bir kanıta dönüşmüş oldu.

Kanat genişliği bir Boeing 747 kadar fazla olsa da sadece 2,3 ton ağırlığında olan Solar Impulse 2, bu sayede hem çok fazla kaldırma kuvveti elde ediyor, hem de kanatlarındaki yüzlerce güneş paneli sayesinde bataryalarını şarj edebiliyor. Uçağın tüm gücü güneş panellerinden gelen elektriğe bağlı ve bu güç 4 elektrik motoru tarafından tüketiliyor.
Solar Impulse 2 dünyayı dolaşırken tek bir uçuş gerçekleştirmedi. Belli rotalarda mola vererek toplamda 17 uçuşa imza attı. Aslında tek ve aralıksız bir rotada uçacak bir araç da geliştirilebilmesi mümkün olabilir. Ancak insanoğlunun 1 yıl boyunca gökyüzünde kalması pek mümkün olmadığından aralarda molalar planlanmış. Yine de uçuşların mesafesi pek yabana atılacak cinsten değil. En uzun yolculuk olan Japonya/Nagoya – ABD/Hawaii arasındaki uçuş aralıksız 4 gün 21 saat 52 dakika sürmüş ve 8924 kilometrelik okyanus üstü mesafe tek seferde geçilmiş. Bu uçuşun pilotu  (Uçak tek kişilik olduğu için her seferinde tek pilot uçuyor) çok zorladığına hiç şüphe yok. Fakat Solar Impulse 2 de fazla ısınan bataryaları sebebiyle inişte bakıma girmek zorunda kalmış.

Solar Impulse ekibi dünyaya önemli bir şey kanıtlamış olsa da burada durmaya niyetleri yok. Şimdilik yeni bir hedef açıklamamış olsalar da elde ettikleri tecrübeler birçok yeni çalışmada kullanılabilecek kadar fazla. Toplamda 13 yıllık bir girişimin neticesi olan bu dünya uçuşu, daha temiz hava araçları için önemli gelişmelerin kapısını aralayacak bir mihenk taşı olarak anılacak. Dolayısıyla onlar için ”2000’li yılların Wright kardeşleri” demek yanlış olmaz.

En önemli noktalardan biri de birçok kişinin uzak durduğu güneş enerjisinin ne kadar güvenilir olduğunu göstermeleri. Belki de artık daha verimli araçlarla tüm yenilebilir enerji kaynaklarının faydalı olabileceğine ikna olmanın zamanı geldi.